8 Kasım 2016 Salı

Teşekkür

Söylemese miydim?
Üzüldün mü, sevindin mi 
                                         bilemedim...
Sadece bil istedim.

Ve yüzüm yine de ekşimedi.
                 gerçekten!
                               farketmemiştin bile...

Yanlış anlama sakın
                  suçlamıyorum seni.
Ben buna o kadar alıştım ki...
          Bu işin içini bilirim içini!
                  Ben bile anlamıyorum!
Öyle yani...

Belki kırılmamışımdır?
Sonuçta ben,
       uzun süre önce gömdüğümü iddia etmiştim
               bu duyguyu.
Ulaşılamaz yerlere saklamış,
            üstüne kat kat mutluluk atmıştım,
                                   Biraz gerçek, biraz sahte...

Ama bunun tuzu biraz fazla olmuş sanki?
Böyle.
       aniden geldi. 
                  göz açıp kapayıncaya kadar da yok oldu,
gömdüğümü sandığım şeyler.

olur da günün birinde okursan,
bu denli derine inebilenin sen olduğunu
                            bil istedim.
öncelikle tebrik
            ama aslen teşekkür ederim,
Bana sevgiyi hatırlattığın için.

7 Kasım 2016 Pazartesi

Benim Gibi

Yetmiş yaşındaki Havva Teyze!
          Sen de benim gibisin,
                           sıkılmamışsın sevmekten.
Altmış iki yaşındaki Mustafa Amca!
           Sen de benim gibisin,
                            sıkılmamışsın beklemekten.
Bilmem?
             Belki de yaşlandıkça insan
                                daha kolay bağlanıyor bir şeylere.
Öyle mi Havva Teyze?
Doğru mu Mustafa Amca?

6 Kasım 2016 Pazar

Neden?

İçimde öldürdüğüm duygular artık canımı acıtmaya başladı. Her gün onlara ağıt yakmak zorunda kalmak istemiyorum artık. İçimdeki toplu mezar genişleyebileceği kadar genişledi ama hala o kadar üşengecim ki...
Anlıyorsunuz değil mi Cesur Yeni Dünya* sakinleri? İçinizde öldürdüğünüz duyguların nasıl hisettirdiğini... Biliyorum ki anlıyorsunuz çünkü bu Cesur Yeni Dünya'da yaşayabilmemizin tek yolu onları toprağın altına gömüp, sanki hiç yaşamamışlar gibi davranmak. Arkalarında tayf dahi kalmayacak şekilde gömülen bu duyguların bir gün sizi yakalayacağından korkmuyor musunuz? Bu kadar mı cesursunuz gerçekten? Onlar, fiziksel olarak, ölen şeyler değil! Böyle toprağa gömüp hiç düşünmediğiniz o kurgular, hayaller, duygular, düşünceler, hisler, alışmışlıklar, farkındalıklar, anılar, dakikalar hatta saniyeler, günün birinde size hesap sorarsa ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Ben öyle yaşamak istemiyorum! Ben bu sistemde yaşamak istemiyorum çünkü korkuyorum duygularımdan. Bir gün bu kadar bastırdığımız şeylerin beni ele geçirmesinden korkuyorum. Beni benden almasından, beni depresyona sürüklemesinden, beni geriye çekmesinden...
Artık mezarlarımı küçültmeye çalışacağım; yazacağım. En azından deneyeceğim. Kurgularımı, duygularımı, müziklerimi sizlerle paylaşacağım Cesur Yeni Dünya'mızın sakinleri. Belki birkaçınızın ilgisini çekerim, okumaktan keyif alırsınız. Böylece bu kısıtlayıcı sistemden biraz uzaklaşıp gerçekten kendi benliğimizi düşünebiliriz biraz...

*Brave New World- Aldous Huxley, 1932.